Ara Güler
Ara Güler…
Bazı insanlar hiç gitmesinler istiyorsun.
Bir adam düşünün ki “Ben fotoğraf sanatçısı değil foto muhabiriyim” diyecek kadar alçakgönüllü olsun.
Ama aynı adam “Ben Singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim” diyecek kadar da ukalâlık sınırlarını zorlayan bir özgüven timsâli olsun yaptığı işte.
“Bu kadar küçük bir şey sanat olmaz. İki adamı yanyana koydum, ben onları çektim biraz da estetik kattım diyelim... Bu sanat olur mu? Sanatçı Mozart'dır, Beethoven'dir, Picasso'dur.” diyebilen bir adam…
Arkasına;
“Fotoğraf, makineyle mi çekilir? Şimdi en gelişmiş elektrikli daktilo bende olsa, en iyi romanları ben mi yazarım?” diye ekleyebilen de bir adam…
Dedim ya;
Bazı insanlar hiç gitmesinler istiyorsun…
“… Bir makine ile tarihi durdurabilmek…” fikrini düşündürten bir zenginlik kaybolmasın istiyorsun…
Hayatında gör görme, şu kadar vakit geçirmiş ol ya da saniye mesai geçirmemiş ol; o hep olsun, hep yaşasın istiyorsun.
Senden önce de yaşıyordu, senden sonra da yaşamaya devam etsin istiyorsun.
“Yaşam size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın.” diyen bir adama bu ülke insanlarının, gençlerin, hepimizin ihtiyacı son bulur mu diye kendine sormaktan geri kalamıyorsun.
Ara Güler...
İyi ki yaşamış "Usta"...
Allah rahmet eylesin, makâmı cennet olsun; kendi kabul etse de etmese de bu dünyadan gelmiş geçmiş en mühim fotoğraf sanatçılarından bir tanesiydi.
Çok kıymetli, “yaşayan” bir değerimiz, “yaşayan” bir uluslararası markamızdı. Bir o kadar da gençlerimiz için "yaşayan" bir ilham kaynağıydı O...
“Yaşayan” kategorisinden “Hep hatırlanacak” kategorisine geçişler gurur verici olduğu kadar hüzünlü de oluyor maalesef…
Profesyonel günlerim gereği kendisini tanıyabilme şansım olmuştu.
Keşke daha bile yakından tanıyabilme şansım da olsaydı…
Keşke…