Başarının Tersi Başarısızlık Değildir
Ya başaramazsam?
Ya başarısız olursam?
...
Bu senaryonun sonu tanıdık bir davranıştır: Erteleme
Küçük yaşlardan itibaren "hata" kavramıyla aramızda sevimsiz bir ilişki var maalesef.
Nasıl olmasın ki?
Yıllarca 3 yanlışımız 1 doğrumuzu götürdü. Bu sistem üzerinden notlandırıldık ve bu notlarla bizi derecelendirdiler.
Kazanınca tebrikler yağdı, konu komşu tezahürat yaptı, velilerimiz havaya girdi.
Gurur vesilesi olduk!
Peki ya kazanamadığımız dönemlerde? Offf ki ne of değil mi?
Yıllar geçti...
Büyüdük(!).
- Emin değilsek söz istemedik,
- Soru sormadan evvel elli kere içimizden geçirdik o soruyu,
- Karar verirken hep o meşhur "doğru zaman"ı bekledik,
- Kaybetme kaygımızı sözde mükemmeliyet kamuflajıyla sakladık,
- Mahçup olma korkumuzu kuyruğu dik tutarak makyajladık,
...
"Deneme-yanılma" dedikleri yöntemi yanlış anladık ve kazıdık kafalarımıza özetle:
Denemedik ve dolayısıyla yanılmadık.
Deneyip de başarısız olanlardan "bekle-gör" stratejimizin ne kadar yerinde olduğundan anlamsız bir güç alırken; başarılı olanların arkasından "neydi ne oldu" temalı sohbetlerin gereksiz parçası olduk.
Demem o ki;
Başarının tersi başarısızlık değildir.
O çok korktuğumuz mahçup olma vesilesi başaramamak değil, bilakis denememek olmalı dostlar!
Hele ki şu "tek sıkımlık" dünyada...
