Kaygı Ürkek Bir Duygu Halidir
Yelena Isinbaeva,
Usain Bolt,
Michael Phelps,
Cathy Freeman...
Bu 4 sporcunun, olimpiyat efsanesi şampiyonlar olmalarının dışında bir ortak özellikleri daha var. Her biri olimpiyatlarda hayal kırıklıkları yaşamış sporcular.
Bu hikayelerin bizlere düşündürmesi gereken anlamlı sorular yok mu sizce de?
- Kazanmak & Kaybetmek nedir?
- Yarış nedir & Rakip kimdir?
- Hikayeyi anlamlı kılan çıkış mıdır? İnişli çıkışlı yolculuklar mıdır?
- Sonuç nedir? "Son" mudur mesela?
- Hedef hayatı kimin önünde bitirmektir?
...
Bu dönemde çoğumuzu bir parça yenilmiş hissettiren kaygılarımızın, avucumuzdan kayıp giden "kontrol" hissimizin yerini alabilecek bir senaryo mümkün aslında.
Bu "senaryo"nun formülünde 3 değişken var:
1) Umut
2) İnanç
3) Disiplin
Ömürlük hayalleri ve emekleri yerle bir olan bir insanın tam 4 yıl sonraki bir hedef için yeniden ayağa kalkabilmesi başlı başına ne tarifsiz bir hikayedir.
Önce aynaya sonra çevrenize dönün ve sorun lütfen:
Ne kadar umutlu, inançlı ve disiplinlisiniz?
Demem o ki;
- Umudunuzu; değer verdiklerinizle koruyup kollayın,
- İnancınızı; öz/güven duygunuzla sarıp sarmalayın,
- Disiplininizi; odağınızdaki hedefe attığınız adımlarla besleyip büyütün.
"Kaygı" aslında ürkek bir duygu halidir.
"O"nu ürkütmek de kaçırmak da kimin elinde dersiniz?